KÜÇÜK ŞEHİRDE KADIN VE SİYASET

1

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

YEŞİM AYDIN

Kadın söz konusu olunca akla evvelâ son iki bin yılın erkek egemen dünyası, yönetimi, ideolojisi, kültü gelir. Devamında ‘ahlâk’ denen olgunun kadınla özdeşmiş gibi algılanan ağır yük biner. En küçük çekirdekten mahalleye, okuldan, iş hayatına; kadın her zaman-her yerde üzerinde bir gözcü, bir terbiyeci, bir uyarıcı varmış gibi, korunması gereken o egemen güç gelir.
Hâl böyle olunca metropollerde kimi yönden kadın daha hür ve serbest iken; özellikle Ortadoğu kültünün hakim olduğu şehirlerde de tehlikeli daha da artmaktadır. Buna mukabil KÜÇÜK ŞEHİRLERDE can güvenliği konusunda daha rahat iken, özgürlük bakımında dezavantajları sayarak bitmez. Özgüveni kırılır, içindeki devrimi gerçekleştirmesi zorlaşır, tüm eylem ve davranışlarıyla bir ‘kalıbın’ içinde şekil alır. İşte buna kasaba kültü ve karakteri denir.
Böylesi küçük yerleşim yerlerin de, büyük şehirlere nazaran siyaset üretmesi kolay değildir. Zira mahalleleler bölünmüş, aşiretler görünmez ama esasta hâlâ etkisi olan, etnik köken,dini vb. Bölünmeler keskin, belirgin ve kırılması zordur.
Kadının “yeri” sınırlıdır, onun yükü ağırdır. Herkes-herkesi tanır, sosyal, dinsel, ideolojik gettolar bile vardır.
Ağası, abisi, amcası, hocası, komşusu,dini lideri vb. Önderleri vardır. Meselâ on yıllardır kırılmayan siyasi kalıplar, atasının izinden muhakkak giden tayfalar, dinlemeden, medeni tartışmadan tutucu tavırları… “onlar ve biz” düşüncesini yıkmak hiç de kolay değildir.

Herkes herkesi tanır… Ötekinden(!) olma korkusu hakimdir.

Kadın kimliğinle kasaba kültünde mücadele etmek; tam anlamıyla devrimdir.

İdeolojik, sosyal, dinsel grupları var dedim ancak nepotizmi de eklemek lazım akraba kayırma, işe alım, belediye imkânlarını ve kurumunu şahsi çıkarlarına kullanma; üstelik buna büyük şehirlerdeki büyük beylerin umursamaması daha fazladır.

Kadın olmak, bazı toplumlarda hayata daima yenik başlamaktır ama buna politika ve küçük yerleşimleri dahil edersek daha da zordur; aynı zamanda her kadının harcı da değildir.

Ve hakim gücün, egemen sınıfın, umursamaz cenahın değil de HALKININ YARINI için mücadele eden muhalif isen; muhalifler için de tabi ki büyük bir şereftir.